bugün

sevdiği entry'ler

her şeyin anlamsız geldiği anda yapılabilecekler

yapılması gerekenlerden en sonda bahsedeceğim. çünkü öncelikle eğer ortada bir sorun varsa bu sorunun kaynağına inilmelidir.

neden her şey anlamsız gelir bir insana?

aslında her şey kendi başına anlamsızdır. her olgu, her kavram siz ona bir anlam yüklemediğiniz sürece anlam kazanmaz. ona siz bir anlam kattığınızda anlamlı hale gelirler. anlam yüklemediğiniz bir şeyin anlamsız olması kadar doğal bir şey var mı? hayatta böyledir. siz hayata bir anlam yüklemeyi beceremediyseniz o hayatın ve hayatın içindeki her şeyin size anlamsız gelmesi kaçınılmazdır. her şeyin anlamsız geliyor olması o insanın kendi beceriksizliğidir. tam tersi durumda her şey anlamlı geliyorsa bir kişiye o kişi bunu kendisi başarmış demektir. birilerine hayat tesadüf eseri anlamlı ya da anlamsız gelmez. her şeyin bir sebebi vardır.

aslında her şeyi anlamlı kılmak insanın kendi elindedir. bunu yapabilmek için yaradan bize bunun için bir çok yardımcı destek vermiş. bunlar duyu organlarımız, sinir sistemimiz ve beyin fonksiyonlarımız olmak üzere üçe ayrılır. eğer doğru bir amaca hizmet edecek şekilde kullanabilirsek tüm bunlar her şeyi anlamlandırmaya yeter de artar bile.

yaradanın verdiği bu özelliklere sahip olduğumuz halde hala her şey anlamsız geliyorsa, o kişi ya geri zekalı ya da beceriksizdir. geri zekalıyı gerçek anlamda, zeka geriliği olan insan anlamında kullandım tabi. ve gerçek anlamda bir geri zekalı olmadığımız için geriye beceriksizlik kalıyor ki beceriksizliğin her zaman çaresi vardır.

bir sorunun çözümü için gereken ilk şey ortada bir sorun olduğunu kabullenmektir. eğer beceriksiz olduğunuzu düşünmüyorsanız zaten beceriksizlik sorununu çözmek için herhangi bir adım atma ihtiyacı duymazsınız. ortadaki sorunu görüp, onu çözmek için gerekli adımları atarsanız ancak o zaman çözüme ulaşırsınız.

sorun odaklı değil çözüm odaklı olmak her zaman başarı getirir. ortada bir sorun varken o sorunu bahane edip yerinde sayan bir insan ile o sorunu nasıl aşabileceğini düşünüp bu doğrultuda çözüm arayışına giren insanlar arasında büyük bir kalite farkı vardır. hem kişilik bakımından kaliteli hem de kendi yaşadığı hayatın kalitesi yüksektir.

başta belirttiğim gibi her olgu kendi başına anlamsızdır. siz onlara anlam kattığınız sürece anlamlı olurlar. örneğin bir makası bir bebeğin eline verirseniz onu hemen ağzına sokacaktır. ve kendine zarar verecektir. çünkü bebekler geri zekalıdır. yani zekaları henüz gelişmemiştir. ama bizler geri zekalı olmadığımız için makasa bir anlam yükleyip onu anlamlı ve bir amaca hizmet edecek şekilde kullanırız.

bu en basit örnekti. evet herkes bir makası anlamlandırabilecek kapasitede belki. peki ya hayatı anlamlandırmak? işte o o kadar basit değil.

hayatı anlamdırabilecek kapasitede olan çok az kişi var. hayat bir makas kadar basit değildir. çok daha komplikedir hayat. mesela herkesin hayat hakkında farklı tanımları var. çünkü zaten herkesin farklı hayatları var. işte o kendi hayatlarımız içerisinde yaşarken aslında aradığımız şey hayatın anlamı değil de, kendi hayatımızın anlamı olmalıdır. çünkü benim hayatımın anlamıyla senin hayatının anlamı aynı olmak zorunda değil...

hayata karşı sorumluyuz. yükümlülüklerimiz var. bu yükümlülüklerin en başında sizin dışınızda o hayatı yaşayan diğer canlılar geliyor. ve bu sadece insanlar değil. yaşayan tüm organizmalardan söz ediyorum. hayvanlar, bitkiler, ormanlar, nehirler, dağlar, denizler, toprak, kutuplar hatta atmosferin tabakaları bile... kısacası hayatı oluşturan her şey. tabi buna insanlar da dahildir. çünkü eğer siz bir canlıya saygı göstermezseniz doğal bir tepkime olarak ondan da saygı görmezsiniz ve çözülemez kısır bir döngü içerisine girersiniz. ve bu döngü size mutlaka zarar verir.

hayat kelimesi duyulduğunda aslında insanın kendi ömrü aklına gelir. ancak hayat kelimesi çok daha geniş bir kavram. hayat her şeydir. yaşayan her organizmadır. hatta biraz daha ileri gidecek olursak içinde yaşadığımız gezegen olan dünya da aslında yaşayan bir organizmadır. çünkü dünya da diğer tüm canlılar gibi elementlerin bir araya gelmesinden oluşmuştur. biz insanların vücudu nasıl %75 lik kısmı sudan oluşuyorsa, dünyanında %75i sularla çevrilidir. ayrıca dünyanın çekirdeğinde tüm okyanusların 3 katı kadar su vardır. yani suyu oluşturan elementler ve insanı oluşturan diğer tüm elementler aslında dünyayı da oluşturmaktadır. ayrıca (bkz: gaia hipotezi)

en başta söylediğim gibi hayatı anlamlandırabilmek için beceri gereklidir. bu beceriyi geliştirebilmek içinse hepimizin sahip olduğu düşünebilme yetimizi doğru yönde kullanmalıyız. öğrenmeye açık olmalıyız. öğrenmeye açık olmanın ilk kuralı merak etmektir. çünkü insan merak etmediği bir şeyi öğrenmek istemez. merak etmediği bir şeyi öğrense bile onu geri unutacacktır. sadece merak ettiği ve öğrenmek için çaba gösterdiği şeyleri aklında tutar insan. o yüzden de merakımızı doğru şekilde kullanabilirsek hayat bizim için daha anlamlı hale gelecektir. burada en önemli nokta merak ettiğimiz şeylerin işimize yarayacak, doğru bilgiler olmasıdır.

neyi merak ediyorsanız onu öğrenirsiniz. bu bu kadar basit aslında. iki kere iki dört gibi yani...

mesela eğer siz;

ali ayşeye ne demiş?
berkacan pelinsuyu neden aldatmış?
buket yeni çantasını nereden almış?
cansu mezuniyette ne giymiş?

şeklinde gereksiz şeyleri merak ederseniz (ki genelde insanlar bunları daha çok merak ederler) o zaman en fazla bu gereksiz şeyleri öğrenirsiniz. ve bunlar hiçbir işinize yaramazlar. beyninizi boş şeylerle doldurur, hayatınız anlamını bulamazsınız. o zaman da her şey size anlamsız gelmeye başlayacaktır. merak ettiğimiz şeylerin aslında bize zarar verdiğini bilmiyoruz. farkındalık gerçekten çok önemli. her şeyin farkında olmalıyız. insan olmak bu demek zaten. iç güdülerimizle değil düşünme, öğrenme ve farkında olabilmemizle onlardan farkımızı ortaya koyuyoruz. bize bahşedilen en büyük hediye olan beynimiz ve düşünebilme yetimizdir bizi insan yapan yani...

eğer her şeyin size anlamlı gelmesini istiyorsanız;

-genel olarak hayatın anlamını değil, spesifik olarak kendi hayatınızın anlamını arayın.
-meraklarınızı doğru ve gerekli şeyler üzerine yoğunlaştırın, yönlendirin.
-sorun üreten değil, çözüm üreten kişi olun. çözüm başarıyı, başarı mutluluğu getirecektir.
-yaşayan diğer tüm canlıların hayatına saygı gösterin. o zaman onlar da size saygı gösterecektir.
-canlılarla ilişkilerinizi her zaman pozitif tutun. onlarla iyi geçinmeden hayatınızın her zaman daha zor olacağını unutmayın.

çok klişe ama bir o kadar da manalı bir söz vardır ve der ki;

çaresizseniz, çare sizsiniz...

sabah sabah hotel california dinlemek

Karanlık bir çöl otoyolunda,
Serin rüzgar saçlarımda
Colitaların sıcak kokusu,
Yükseliyor havaya
ileride bir mesafede,
Parlak bir ışık gördüm
Ağırlaştı başım ve bulanıklaştı görüşüm.
Gece için durmalıydım
Orada, kapının önünde durdu
Görev zili duyuldu
Ve kendi kendime düşünüyordum ki
‘cennet de olabilir bu, cehennem de’
Sonra bir mum yaktı
Ve bana yolu gösterdi
Koridor boyunca sesler vardı
Sanırım şöyle dediklerini duydum onların:

California oteline hoşgeldiniz
Ne kadar hoş bir yer
Ne kadar hoş bir yer
Ne kadar hoş bir çehre
Bir çok oda var otel california da
Yılın herhangi bir zamanı,
Bulabilirsiniz burada..

Aklı “tiffany-dalgın”
“mercedes kavisleri”
Bir sürü tatlı çocukları vardı,
Arkadaş diye çağırdığı
Sahnede nasıl dansettikleri,
Tatlı yaz teri
Bazı danslar hatırlamak içindir,
Unutmak içindir bazısı
Böylece hatırlattım kaptana
‘lütfen şarabımı getirin bana’

O dedi ki; “o ruhu yakalayamamıştık 1969 dan bu yana”
Ve o sesler çok uzaklardan çağırıyor hala
Uyandırır seni gecenin ortasında
Sadece onların şunu demelerini duymaya…

California oteline hoşgeldiniz
Ne kadar hoş bir yer
Ne kadar hoş bir çehre
Otel california’da yaşarlar şaşaa içinde
Ne kadar güzel bir sürpriz,
Getirir bahanelerinizi

Aynalar tavanda
Buzda pembe şampanya
Ve o dedi ki;
“burada hepimiz sadece mahkumlarız,
Kendi düzeneğimizin”
Ve ana salonda
Ziyafet için toplandılar
Çelik bıçaklarıyla onu doğradılar
Fakat canavarı öldüremezler
Hatırladığım son şey,
Benim kapıya koştuğumdu
Geçidi tekrar bulmalıydım.daha önce bulunduğum yere açılan
“rahatla” dedi adam
Varmak için programlandık
istediğin zaman kontrol edebilirsin
Ama ayrılamazsın asla!

pearl jam black

https://youtu.be/4q9UafsiQ6k

gene düştük. tekrar ve tekrar ve tekrar.

--spoiler--
ı know someday you'll have a beautiful life,
ı know you'll be a sun in somebody else's sky,
but why, why, why can't it be, can't it be mine?
--spoiler--

spotify

Senin ananı eşekler kovalasın Spotify.

YouTube da bir video izlerken bir müzik duydum, videonun içinde. Hemen Shazam ı açtım, "Chan chu lin" diye bir Çinlinin "high kick motivation" şarkısı. Youtube da var mı diye baktım, yok. Google a yazdım, apple music de varmış. Pc den iTunes a girdim baktım haberinden de var. Toplam süresi 2.30 dakika. Apple müzik bana bunun yarısı kadar süreyi dinlettiriyor. Müzik 0.89 kuruş, 14 müzikten oluşan albüm ise 8.99 kuruş.

Hemen andorid telefonuma apple müziği yükledim, 0.89 kuruş verip müziği satın alacağım, ama ben müziklerimi çeşitli yerlere atıyorum. Pc de var, telefonda var diğer 2 telefonda var tablette var, mp3 çalarda var, araba da cd de var. * Sonra "dedim ki birde Spotify a bakayım. Bilenler bilir sevmem Spotify I.

Baktım, orada da var bu bizim Çinli abi oraya atmış müziğini. Hemen tıkladım üzerine, Spotify bana "hassiktir lan oradan istersen karışık çalarım yoksa yok" dedi. Bende tamam dedim. Herhangi bir müzik açtı, bende değiştir tuşuna basarak benim müziği arıyorum. Benim müzikten bir önceki müzikte Spotify bana siktiri bir kez daha çekti. Hakkın bitti dedi. Bende sinirlendim.

Sözlüğe geldim başlığı açtım, bu entry i girince Spotify ın mod apk sını indireceğim. Müziğimi bulacağım. Çevrimdışıya atacağım. Sonra root dosyasından Spotify ın verilerine erişip müziğimi çekip çıkaracağım oradan. Yazılımcı adamım ulan ben, gerekirse byte byte birleştiririm onu.

Müzik dinlemek için para ödemedim, ödemeyeceğim.

ekinoksunuz mübarek olsun

selam ve dua ile belirtilen kutlama...

hit the road jack

No more kısmını mono mono diye anlayan yalnız ben değilim biliyorum adlı bir şarkı.

kocaeli üniversitesi

Umuttepe diye bir kampüsü var.
Bide geçme notu 65.
O tepe de sadece 65 almayı umut edersin.

hurdacıdan çıkan kitaplar

bazen çok muhteşem kitaplardir.

görsel